Kadın ve Erkeklerde Cinsel Fonksiyon Bozuklukları

Cinsel işlev bozuklukları, cinsel ilgi veya yanıtın normal biçiminin sürekli bozulması durumu olarak tanımlanabilir. Bu tanıma göre daha önceleri, “cinsel sapma” olarak tanımlanan cinsel yönelim bozukluklarından farklı bir gruptur. Yukarıdaki tanımlamanın şu nedenlerden dolayı tatminkar olduğu söylenemez: Birincisi, çeşitli zamanlarda ve farklı insanlarda hatta aynı bireyde farklı zamanlarda cinsel ilgi ve performans spektrumu o kadar geniştir ki, “normal” deyimi neyin normal sayılacağı sorusunu akla getirmektedir. İkincisi herhangi bir bireyin cinsel işlevlerinde bozulma var diyebilmek için o kişi veya partnerinin bir sorun olduğunu düşünmesi gerekir; ancak bu düşünceye arkadaş çevresi, medya, farklı tıbbi görüşler gibi çevresel faktörlerden kolaylıkla etkilenebilmektedirler (Hawton 1989).

Cinsel işlev bozukluğu deyince aklımıza bedensel bir hastalığa bağlı olmayan, kısa bir sürede kendiliğinden düzelmeyen veya kısa süreli de olsa sık tekrar ederek süreklilik kazanmış, transseksüalite ya da homoseksüalite gibi cinsel kimliği ilgilendiren sorunları veya teşhircilik, röntgencilik gibi cinsel eğilim ve dürtü kontrolü sorunlarını içermeyen normal cinsel döngüyü bozan rahatsızlıklar gelmelidir. Bu tanıma örneğin ilk defa geneleve gitmiş aşırı heyecanlı, gitmeden alkol almış, uygunsuz bir ortam ve tavırla karşılaşmış bir delikanlının o gün veya devam eden ve birkaç kez daha ortaya çıksa da sonrasında düzelen sertleşme sorunu dahil edilemez. Ancak o günden sonra bu kaygıyla bir çok ilişkisinde sertleşme sorunu tekrarlıyorsa bu durumda cinsel işlev bozukluğundan söz edilebilir.

Cinsel İşlev Bozukluklarının Sınıflandırılması:
DSM IV’de (APA 1994) Masters ve Johnson’un (1966) tanımlamasından değişiklikler yapılarak (uyarılma ve plato evreleri, uyarılma adı altında birleştirilmiştir) ve Kaplan’ın sınıflaması gözönünde bulundurularak cinsel yanıt döngüsü :

1.Cinsel istek 2.Uyarılma 3.Orgazm ve 4.Çözülme şeklinde tanımlanmıştır.

DSM IV’e göre CİB, cinsel yanıtların bu fizyolojik döngüsünde oluşan bozulmalar veya cinsel birleşme aşamasında oluşan ağrıyla karakterizedir ve CİB birden fazla aşamada görülebilir.

İstek aşamasında her iki cinste cinsel ilgi ve istek bozukluğu (CİİB) veya cinsel kaçınma bozukluğu görülebilir. Uyarılma aşamasında kadında cinsel uyarılma bozukluğu, erkekte ise ereksiyon bozukluğu; orgazm aşamasında kadında veya erkekte orgazm bozukluğu (geç veya ağrılı boşalma/boşalamama) ve erken boşalma; cinsel ağrı bozuklukları ise kendisini her iki cinsiyette disparenü veya kadında vaginismus biçiminde gösterebilir. Ayrıca bu işlev bozuklukları birarada da bulunabilirler

Cinsel İşlev Bozukluğu Nedenleri
Organik (bedensel hastalık) nedenler önemli yer tutmaktadır. Ancak organik nedenler genellikle tek başına değil, psikolojik etkenlerle birlikte cinsel işlev bozukluklarının ortaya çıkmasında rol alır. Organik nedenler temelde:

Vasküler (damarsal) nedenler
Hormonal nedenler

Nörolojik nedenler biçiminde sınıflanabilir.

Hawton’a göre (1989) cinsel işlev bozukluklarının psikolojik nedenleri:

Hazırlayıcı (yatkınlaştırıcı) nedenler:
Yasaklayıcı bir biçimde yetiştirilme, bozuk aile ilişkileri, travmatik cinsel deneyimler, yetersiz ve yanlış cinsel bilgiler (cinsel mitler).

Ortaya Çıkarıcı (başlatıcı) nedenler:
Eşler arası ilişkide bozulma, doğum, partnerde CİB, sadakatsızlık, başarısız deneyim, depresyon ve anksiyete, travmatik cinsel deneyimler, yaşlanma, organik hastalıklara tepki, yetersiz ve yanlış bilgiler.

İdame Ettirici (sürdüren) nedenler:
Performans kaygısı, başarısızlık korkusu, partnerin abartılı istekleri, partnerler arasında iletişim bozukluğu, suçluluk duyguları, partnerler arasında çekicilik kaybı, cinsel alan dışındaki ilişkilerde bozulma, yakın ilişkiye girme korkusu, yetersiz ve yanlış cinsel bilgiler, ön sevişmenin kısıtlılığı, depresyon ve anksiyete.

CİNSEL İSTEK BOZUKLUKLARI
Sağlıklı bir cinsel ilişki için her şeyden önce cinsel isteğin olması gerekir. Cinsel istek her iki cinste de cinsel eylemi başlatan bir görev yapar. Bu aşamada iki farklı bozukluk cinsel yaşamı olumsuz etkiler.

Hipoaktif Cinsel İstek Bozukluğu

Bu cinsel işlev bozukluğunda cinsel etkinlik için cinsel fantezi ve cinsel istek ya yetersizdir ya da hiç yoktur. Bu durum yalnızca bir kişiyle ilgilide olabilir. Yani kişi eşine karşı isteksiz olabilir ama başkalarına karşı cinsel istek duyuyor olabilir. Ya da cinsel ilişki kurma konusunda isteksizken mastürbasyona ilgi duyuyor olabilir. Bu tip kişiler genellikle cinsel ilişkiyi başlatmazlar, partnerlerinin isteğiyle ilişkiye gönülsüzce girerler. Cinsel istek azalması başlı başına bir sorun olabileceği gibi bazen uyarılma ve orgazm alanındaki bozukluklara bağlı olarak da oluşabilir. Bedensel hastalıklar, halsizlik, bitkinlik, ağrı, beden görünümüne ve yaşama ilişkin kaygılar cinsel istek üzerinde bozucu etkiler oluşturabilir. Cinsel istek azlığı nedeniyle evlilik sorunları ve boşanmalar olabilir.

Bozukluk ergenlikle başlar. Ancak psikolojik zorlantılar, stres yaratan yaşam olayları, kişilerarası ilişkilerdeki sorunlardan sonra gelişir. Cinsel istekte yitim psikososyal veya etkileşim gibi etmenlere bağlı olarak sürekli veya aralıklarla olabilir.

Cinsel Tiksinti Bozukluğu

Bu bozukluktaki temel özellik, bir eşle cinsel organ düzeyinde ilişkiden tiksinmek ve durumdan aktif olarak kaçınmaktır. Her hangi bir kişiyle cinsel ilişki kurulabilecek bir ortam oluştuğunda bu bireylerin sıkıntı, korku ya da güvensizlik yaşadıkları görülür. Cinsel ilişkiden tiksinti ilişkinin herhangi bir evresinde olabilir ( örneğin, penisin vajinaya girmesi gibi). Bazı bireylerde dokunma ve öpüşme gibi tüm cinsel uyaranlara karşı yaygın bir tiksinti bulunabilir. Bu hastalığa sahip bireyler erkenden uyuma, seyahat etme, kendini aşırı işe verme gibi değişik taktiklerle cinsel ilişkiye girmekten kaçınabilirler.

CİNSEL UYARILMA BOZUKLUKLARI
Kadınlarda ve erkeklerde olmak üzere iki farklı bozukluk bulunmaktadır.

Kadın Cinsel Uyarılma Bozukluğu

Bu bozukluğa sahip bireyler cinsel uyarılmaya ilişkin duyumları ya hiç yaşamazlar ya da çok az hissederler. Evli kadınların yaklaşık % 33’ünde bulunur. Gebelik korkusu, evlilikteki çatışmalar, depresyon ve anksiyete (bunaltı) gibi psikolojik sorunlar kadında cinsel uyarılma bozukluğunun oluşumunda önemli bir rol oynayabilirler. Ancak sorun tamamen organik kökenlide olabilir. Tümörler, dış gebelik, şeker hastalığı, menopoz sonrası östrojen hormonlarında azalma uyarılma bozukluğuna yol açabilir.

Erkek Erektil İşlev Bozukluğu (İktidarsızlık)

Erkeklerde cinsel uyarılma sonucu oluşan en önemli fizyolojik değişiklik erkek cinsel organının sertleşmesidir. Halk arasında iktidarsızlık olarak da bilinen bu sorunda temel özellik cinsel ilişkiyi başlatmak için gerekli olan penis sertleşmesinin sağlanamaması ya da cinsel ilişki tamamlanıncaya dek ereksiyonun sürdürülememesidir. Araştırmalara göre erkeklerin % 10-20’ sinde görülmektedir. Bu oran 50 yaşlarından sonra daha da artmaktadır.

Ereksiyon (sertleşme) bozukluğunun oluşumunda ve devam etmesinde en önemli psikolojik etken, cinsel başarı ile ilgili olumsuz, gerçek dışı beklenti ve değerlendirmelerdir.

Ereksiyon bozukluğu çok farklı şekillerde olabilir. Bazı erkeklerde cinsel ilişkinin başlangıcından itibaren sertleşme gerçekleşmez, bazılarında ise vajinaya girme aşamasında sertleşme kaybolur. Bazen de cinsel ilişki sırasında sertlik kaybolur.

Ereksiyon bozukluğu bedensel bir hastalığa bağlıda olabilir. Doğuştan olabilen bazı hastalıklar, enfeksiyonlar, tümörler, nörolojik, hormonal, damarsal, metabolik vb. bazı durumlar ereksiyon bozukluğuna neden olabiliyor. Ayrıca uyuşturucu maddeler, kullanılan çeşitli ilaçlar da ereksiyon bozukluğuna neden olabiliyor.

ORGAZM BOZUKLUKLARI

Kadın Orgazm Bozukluğu
Cinsel ilişki sırasında kadının tekrarlayan bir biçimde orgazm olmada gecikme ya da orgazm olamama durumudur. Orgazma ulaşmak için cinsel uyarılma süresi kadınlarda erkeklere göre çok daha uzundur. Bu nedenle kadınların sadece %20-30’u cinsel birleşme sırasında orgazma ulaşabilir.

Hiç orgazm yaşamadığını, hiçbir zaman orgazma ulaşamadığını belirte orgazmın nasıl bir duyum olduğunu bilmeyen bir kadında birincil orgazmik bozukluk olduğu düşünülür. Önceleri orgazma ulaşmada bir sorun yaşamazken daha sonra bu yetiyi kaybetme olarak tanımlanan orgazmik bozukluk ise ikincil orgazmik bozukluktur.

Yaş ilerledikçe kadınların cinsel deneyimleri artar ve nasıl orgazma ulaşabileceğini öğrenirler. Ancak kalitesiz cinsel etkileşim, ilişkilerde çatışma, tecavüz, depresyon gibi ruhsal rahatsızlıklar, kullanılan bazı ilaçlar ya da bir takım organik rahatsızlıklar kadınların orgazm olma kapasitelerini yitirmelerine neden olabilir.

Erkek Orgazm Bozukluğu

Geç boşalma olarak da bilinir. Orgazma ulaşmada gecikme ya da hiç orgazm olamama durumudur. Erkekte orgazm, ancak meninin dışarı atılması ile oluşabilir. Meninin atılmasına engel olan bir takım organik nedenler orgazma ulaşmayı engelleyebilir. Bir erkekte orgazm bozukluğu olup olmadığına karar verebilmek için bireyin yaşı, cinsel uyarının yeterliliği, yoğunluğu ve süresi göz önüne alınmalıdır. Bu bozukluk tüm erkeklerin binde üçünde ve genellikle 35 yaşın altında ve cinsel deneyimi bulunmayan kişilerde görülmektedir. Bu bozukluk nedeniyle başvuran hastalardan ayrıntılı bir ilaç kullanma öyküsü alınmalı ve kapsamlı bir nörolojik muayene yapılmalıdır.

Erken Boşalma

Erken boşalma, vajinal girişten önce, giriş sırasında veya girişten hemen sonra ortaya çıkan boşalmadır. İlk kez cinsel ilişkiye giren erkeklerde çok sık görülür. Erkeklerde en sık görülen cinsel işlev bozukluğudur. Çoğu erkek cinsel deneyimi arttıkça kendini kontrol etmeyi öğrenir. Erken boşalma yaşayan erkeğin eşinin bu duruma gösterdiği tepki, sorunun geleceğini önemli bir biçimde etkiler. Öfkeli ve suçlayıcı, küçük düşürücü tutumlar erkeğin kendine olan güvenini azaltacağından işi daha da içinden çıkılmaz bir hale sokabilir. Erkekte bulunan cinsel performans kaygısı da erken boşalmaya neden olur.

CİNSEL AĞRI BOZUKLUKLARI

Disparoni
Cinsel ilişki ile bağlantılı olarak bir ağrı duyusunun ortaya çıkmasıdır. En çok cinsel birleşme sırasında ortaya çıkmakla birlikte cinsel birleşmeden önce ya da sonra da olabilir. Bu bozukluk hem kadınlarda hem de erkeklerde olabilir. Kadınlarda ağrı ya giriş sırasında ya da penisin vagina içinde sürtünmesi sırasında derin bir ağrı olarak hissedilir. Bu bozukluk herhangi bir yaşta oluşabilir. Erkeklerde nadiren görülür. Disparonu çoğu kez organik nedenlere bağlı olarak gelişir. Erkeklerde ağrı genellikle peniste hissedilir. Ağrı ile birlikte peniste enfeksiyon ve yangı vardır. Kadınlarda ise ağrı vajina içinde ya da daha derin dokularda yanma, kesici ya da kramp tarzında bir ağrı şeklinde görülür.

Vaginismus

Vaginismus vajinaya penis, parmak, tampon ya da herhangi bir araç sokulmak istendiğinde vajinanın dış kısmını saran kasların bir bölümünün istemsiz olarak kasılmasıdır. Bu kişilerin cinsel istek ve ilgileri olağandır. Penis vajinaya girmeden yapılan cinsel oyunlarla da orgazma ulaşabilirler. Hatta gebelik bile olabilir. Fakat penisin vajinaya girmesi söz konusu olduğunda ortaya çıkan kasılma cinsel birleşmeyi olanaksız kılar.

Vaginismuslu kadınların çoğu hiçbir zaman ilişkiye girememiştir. Bununla birlikte bazı kadınlarda da daha önce cinsel ilişki başarılmışken sonradan olan bir ilişkiye girememe durumu söz konusu olabilir.
Vaginismus yakınması olan kadınların tedavisinde ilk aşama tam bir jinekolojik muayenedir. Bu muayene ile olaya neden olabilecek herhangi bir kadın hastalığı olup olmadığı saptanır. Özellikle çocuksu, bağımlı ve ruhsal organizasyonunu sağlıklı bir biçimde tamamlamamış kadınlar risk grubunu oluşturur. Özellikle çocukluk çağından kalma korkular yaşayan bireylerde rahatsızlık oluşması kolaylaşır. Korkular, en çok kadının simgesel olarak zihninde aşırı büyüttüğü bir penis yüzünden çok acı çekme, parçalanma korkularıdır.

Vaginismus tedavisi yoğun bir çabayı ve eşlerin karşılıklı sabrını gerektirmekle birlikte tedavisi mümkündür. Tedavide ilaç kullanılmamaktadır. Daha çok davranışçı terapiler ve cinsellikle ilgili bilişsel düzenlemeler tedavide olumlu sonuçlar vermektedir.


Cinsel sorunlar nelerdir?
Cinsel sorunlar kadın ya da erkek bir bireyin ya da çiftin sağlıklı ve doyurucu bir cinsel yaşam kurmalarını ve sürdürmelerini engelleyen tıbbi, psikolojik, sosyal ve kültürel tüm sorunları içerir. Bunlar cinsellikle ilgili korku ve kaygılar, utanma, suçluluk ve günahkârlık duyguları, cinsel isteksizlik ve soğukluk, cinsel birleşme kuramama, cinsel birleşme sırasında ağrı yada kasılma, erkeklerde sertleşme güçlüğü, erken boşalma ya da boşalmada güçlülük, kadınlarda uyarılamama ya da orgazm olamama, ayrıca masturbasyon, eşcinsellik vb. Konulardaki çeşitli takıntı ya da korkulardan oluşmaktadır. Ayrıca eşler arası cinsel uyum, anlayış ve yaklaşım farklılıkları ile ilişkiden kaynaklanan çeşitli cinsel sorunları da bunlara eklemek gerekir.

Erkeklerde cinsel işlev bozukluklarının görülme sıklığı nedir?
Erkeklerde en sık görülen cinsel işlev bozuklukluğu ereksiyon (sertleşme) ile ilgilidir. Bütün dünyada yapılan çalışmalarda 40-70 yaş arası erkeklerin yaklaşık %55’inde hafif,orta ve ağır derecede ereksiyon bozuklukları bulunmaktadır. Erişkin erkeklerin %15’inde, 50 yaş üzeri erkeklerin %30’unda cinsel istek kaybı görülmektedir. Erkeklerin %30’unda erken boşalma görülmektedir. %10 erkekte aralıklı olarak boşalamama veya geç boşalma olmaktadır.

Kadınlarda cinsel işlev bozukluklarının görülme sıklığı nedir?
Kadınlarda cinsel isteksizlik ve orgazm olamama ya da orgazm olmada güçlük yaşama en sık rastlanan sorunlardır. Benzeri oranlar kadınlar için de geçerlidir. Kadınların en az üçte biri yaşamları boyunca hemen hemen hiç cinsel istek duymadıklarından yakınmakta, yine %30-50’si orgazm güçlükleri yaşadıklarını belirmektedirler. Üçüncü sırada ise tıpta “vajinismus” denen, kadınlarda cinsel organın girişindeki kasların cinsel birleşme korkusu ile psikolojik nedenlerle kasılması ile cinsel birleşmenin gerçekleşememesi diye kısaca tanımlayabileceğimiz bir sorun bulunmaktadır.

Cinsel işlev bozukluklarının nedenleri nedir?
Nedenler organik damar hastalığı, hipertansiyon, şeker vs. gibi fiziksel bir hastalığa bağlı olabileceği gibi psikojenik nedenlere de bağlı olabilirler. Ancak genellikle ortaya çıkan sorunda her zaman saf bir sınıflama da yapılamaz. Her hastada her iki hastalık grubundan bir neden birlikte oluşmaktadır.

Cinsel işlev bozuklukluğu olduğunda nereye baş vurulmalıdır?
Cinsellik hem kadın hem de erkekleri ilgilendirdiği gibi, hem bedensel hem de psikolojik boyutları içermektedir. Bu nedenle değerlendirmelerin bazen tek bir uzmanlık dalı tarafından yapılması yeterli olmayabilir. Bugün modern tıp uygulamalarında bu sorunlar, içinde ürolog, pikiyatrist ve kadın doğum uzmanının olduğu uzman ekiplerce çözülmektedir.

Tedavide izlenecek yol nasıl belirlenmelidir?
İlk değerlendirmede sorunun psikolojik veya fiziksel olup olmadığına bakılır. İlgili uzmanlaraca gerekli konsültasyonlar yapılarak, gerekli tanı yöntemleri uygulanır ve tedaviye beşlanır. Tedavi yöntemleri arasında ilaç tedavileri, psikolojik tedaviler, cinsel tedaviler, cinsel terapiler ve ameliyatlar sayılabilir.

Çiftlerin birlikte değerlendirilmeleri ve tedavileri yararlımıdır?
İlişkileri iyi olan, aralarında sevgi ve güven bulunan çiftlerde cinsel sorunların tedavisi daha kolay ve çabuk olmaktadır. Ancak bekar yada düzenli bir ilişkisi olmayan kişilere yönelik tedavi programları da vardır.

Tedavinin etkinliği nelerdir?
Sabırlı ve düzenli tedavilerde cinsel işlev bozukluklarının büyük çoğunluğuna çare bulunabilmekte ve gerek bireyler gerekse çiftler bu sorunu belli oranlarda aşarak daha sağlıklı ve mutlu bir yaşama başlayabilmektedirler. Cinsel sorunların bir “kader” olmadığı, bu alanda uzmanlaşmış merkezlere başvurulduğunda sonucun bile çok zaman yüz güldürücü olacağı bilinmelidir. Kişiler ya da çiftler hekime baş vurmaktan çekinmemelidirler.

Tedavi edilmezse ne olur?
Cinsel sorunlar çoğu zaman hem erkek, hem de kadınlarda önemli bir ruhsal travma etkeni olabilmektedir. Çözüm sağlanamazsa mutsuzluk, karamsarlık, yaşamdan zevk alamama, kendini değersiz hissetme gibi ek sorunlara yol açarak durum daha karmaşık bir hal alır. Ayrıca kişinin günlük yaşamı ve başta eş ilişkisi olmak üzere kişilerarası ilişkileri bozulabilir.

Konular