Adetten Kesildikten Sonra Cinsel Yaşam

Ovulasyon (yumurtlama) ve bunu izleyen adet kanaması kesilince, kadın, artık bir daha döllenemez. Bu, cinsel isteklerin birdenbire kesileceği anlamına gelmez.

Bir kadın, tamamıyla son bulmadan önce adet kanamasının düzensizleştiğini söyleyebilir. Menopoz (adetten kesilme devresinden sonra) 45 ile 52 yaşları arasında başlar.

Menopoz devresini "cinsel yaşamın sonunun başlangıcı" olarak gören kadın, tersine kısa zaman arzularında bir artma duyabilir. Fakat karanlık bir geleceğin düşüncesi kabus gibi üzerine çöktüğü için, bu yaşlardaki kadınlar; çoğunlukla görüldüğü gibi, kompleksler içinde kıvranır, bunlar da cinsel soğukluğa veya büyük ruhsal karışıklıklara götürebilir.

İyimser bir kadın, "her ayki dertlerinden" kurtulduğu, herhangi bir gerileme olmadan cinsel yaşamını sürdürdüğü için mutlu olur. Orta ve daha ileri yaşlarda cinsel yaşamın gerek kadın, gerekse erkek için zararlı olduğu inancı yanlıştır. Aşırıya kaçmayan cinsel yaşam, sadece orta yaşlarda baş gösteren değişime canlılık getirmekle kalmaz, aynı zamanda, genç kalma duygusunu desteklediği ve gündelik işler üzerinde olumlu etkiler yaptığı için, ruhsal avantajlar da sağlar.

Birçok kadın, çalışmayı reddeder; gençliklerini korumak için iyi gıda almaya çalışır, sağlıklı kalmak için en güzel yemekleri yer. Bu gülünçtür. Böylelikle sadece kilo alır ve şeker hastalığına yakalanabilirler; cinsel istekleri azalır ve cinsel bakımdan soğuk duruma gelirler.

Eşinin sevgisini sadece bedensel yollardan ayakta tutmak isteyen kadın, yüzüne hormon kremleri uygulayacak, hormon iğneleriyle çok zaman yitirecektir. Bütün bunları yalnızca genç kalabilmek için yapacaktır. Fakat böylece, istediğinin tam tersi bir sonuca varacaktır.

Bu zaman içinde, yitirdiği gençliğini örtmek için son modaya göre giyinecek, yalnızlığından kurtulmak için toplumda bir yer edinmeye çalışacaktır. Yaşlanmak zorunda olduğunu bilen duyarlı bir kadın, daha gençken birtakım önlemler alır, vücudunun ve yüzünün yitmekte olan güzelliğini olanaklı olduğu kadar korumaya çalışır, kocasına ve kendisine cinsel yaşamı en iyi şekilde yaşatmaya çaba gösterir.

Kadın, kocasının sevgisini yaşlılığında da korumak için elinden geleni yapmalıdır. Kocasının, otuz yaşına geldiği zaman kendisini yirmi yaşındakinden daha fazla sevmesi için çalışmalı; onu kırk yaşına geldiği zaman da, otuz yaşındakinden daha sıcak bağlarla kendisine bağlayabilmelidir. Erkeğin de kadınla birlikte yaşlandığı unutulmamalıdır. Yaşlıca bir erkek, genç bir kadına, kadın genç olduğu için değil, kendi cinsel yaşamını canlandırmak için ilgi duyar.

Sadece sevilmeyi bilen, fakat sevmesini bilmeyen bir kadın, kocasının sevgisini menopozdan çok daha önce yitirir. Cinsel yaşam değişmez bir şey değildir. Cinsel yaşama tekrar canlılık getirmediği için, erkeğe sitem etmek de, aynı şekilde yanlış bir davranıştır. Cicim aylarından sonraki yıllarda akıllı insanlar, birlikte evlilik yaşyarak canlılık getirmek için çaba gösterir.

Her ikisi de, ellerindeki kozları ne zaman ve ne şekilde kullanacaklarını bilir. Orta yaşlardan başlamak üzere, yataktaki zevki cinsel ilişkiden ve yatağa girmeden önceki konuşmalarda bulabilmeye çalışmalıdırlar. Okşamalar, cinsel ilişkiyi zorunlu kılmaz. Uzun bir evlilikten sonra erkeğin sevgisi, ruhsal birlikteliğe bağlıdır. Aynı şey, kadın için de söylenebilir.

Konular